22 Kasım 2015 Pazar



Bal ve Kan Uzun süren bir Göç Hikâyesi Balkanlar’dan Anadolu’ya

Hangi birini yazmalı hangi hikâye ye yer vermeli hangi kalp hazır buna hangi kulak duyabilir sözleri.

Ayrılığın hikâyesidir bu yürek burkan Vatan toprağından kopuş, Anadolu’ya göç edişin hikâyesidir.
Bir Ekim Sabahı düştü ateş Balkanlar’a son bahar ile ayrılık başladı sürgün edildiler yurdundan.

Sevdalar yarım kaldı, oturup ağlamaya bile fırsat vermedi zaman yola düşme vaktiydi.
I.  Balkanlar ve II. Balkanlar savaşı ile yola döküldü binlerce İnsan Balkanlar’dan Anadolu’ya birlik olma ateşi ile.

Fırtına çok sert esti, Rumeli’nin gözünden gönlünden gözyaşı hiç eksik olmadı hasret ona eşlik etti.

Bir Nesil geçti üzerinden Genç Kuşak duydu hep dedelerinden Balkan Türkülerini,

Biz bu son baharda buluşacaktık Bahar geldi geçti sen gelmez oldun dedi Sevdalılar bir birine
Gözlerimiz yollarda Aklımız Balkanlar da kaldı ama giden gelmedi.

Gidenler gelmedi ama gelmedi diye bizde mi gidemezdik

İşte bu yüzden Balkan Turlarını düzenledik

Balkan Turları ile gidilemeyen Ata topraklarına çevirdik yolumuzu.

Hangi biriyle başlayalım Bulgaristan mı yoksa ilk durağımız Bosna Hersek mi olmalıydı?

Karar veremedik ve Uzun Balkan Turları olsun adı tüm Rumeli de soluklanalım istedik.

Balkan Turlarımıza  Sırbistan’dan başladık Bosna Hersek ten devam ettik Karadağ da durakladık.

Balkan Turlarımızda Olmazsa olmazımız Arnavutluk’tu Tiran’a selam verdik Ohri’ye vardık bir sabah.

Kalkandelen’e yolumuz düştü Gostivar da  kahve yudumladık dedelerimizin hikâyelerini hatırladık.

Prizren’e uğramasak küserdi bize Balkanlar. 

Üsküp’te Vardar ovasını söyledik Balkan Turlarımızda.

Balkan Turu, Balkan turu olsun diyorsan bir de Selanik vardı ki Selanik Türküsünü yaktı içimize.
Selanik’ten dönerken gönlümüzü Bosna Hersek te bıraktık.

GÖNLÜMÜZDE BALKANLAR GÖZÜMÜZDE BOSNA HERSEK


Bosna Hersek maceraya kürek çekmek gibi, Çalkantılı, fırtınalı ama bir o kadar da sakin, su gibi.

O kadar iç içe ki her şey bir yanında fırtınalı başı dumanlı karlı dağlar, bir yanında Adriyatik denizi ufkunuzu genişletecek, bir yanda yem yeşil ormanları, Gürül gürül akan nehirlerde Rafting yaparken mi bulursunuz kendinizi Neretva’da yoksa Jahorina’da kayak merkezin demi huzur bulur ruhunuz.

Baş çarşıda Boşnak Kahvesi yudumlarken Gazi Hüsrev Bey Camii’nden duyulan Ezan seslerimi susturur yüreğinizi

Yoksa Kardeşçe yaşamanın anlamını Kilise çanlarımı fısıldar kulağınıza.
Bir Boşnak’tan dinlerken Boşnak olmanın ne demek olduğunu alıp başınızı gidesiniz gelir uzaklara,

Sonra gönlünüz düşer Saraybosna’ya ve kala kalırsınız Sevdalinka şarkısı gibi .

 

Yazmakta zorlandığımız bu güzel diyarları Yaşatmak adına Bosna Hersek Turu adında yelken açtık.

Yelkenlerimizin Rotasını Bosna Hersek turu muza çevirdik ve bizi götür Bosna’ya dedik rüzgâra.

 

Bosna Hersek Turu ile birçok şehir canlanacak yüreğinizde, kiminde acı ve hüzün, kiminde bahar ve papatyalar karşılayacak sizi.

Mostar Köprüsü’nde saatlerce oturmak ister gönlünüz baka kalırsınız bu Muhteşem köprüye.


Neretva’da atar yüreğiniz,Blagaj’a varır gürül gürül akar haykırırsınız yaşanılanları Balkanlar’a
 
Bosna Hersek Turu sizi alır götürür durmak bilmeyen bu engin topraklara.

Bosna Hersek Turunda Bihac’a Düşerse yolunuz Şelaleler karşılar sizi.
Bosna Hersek Turunda nereye elinizi atsanız tarih çıkar karşınıza, doğa çıkar, manzara çıkar.
Gülen yüzlü insanlar dolaşır etrafınızda onca çekilen acıya rağmen.
Bosna Hersek Turu sizleri yepyeni ufuklara götürecek tap taze bir program.



Balkanlar size Vizesiz turlar gerçekleştirebilme imkânını sunarken ülkeler arasında geçiş kolaylığı ile Balkan Turları gözde planlarınız arasında olacak.

Vizesiz turlar da birçok prosedürden uzak huzurlu ve güvenli seyahat etmenin keyfini çıkaracaksınız.

Vizesiz turlar da rahatça vizesiz gezebileceğiniz Balkan ülkeleri arasında Bosna Hersek, Karadağ, Arnavutluk, Makedonya, Kosova, Sırbistan en popüler olanları.

Vizesiz turlar da olmazsa olmazınız Bosna Hersek turları olsun diye önerebiliriz.

Sırbistan’ın başkenti Belgrad sizi Avrupa dokusunu hissederken vizesiz turlar da,

Şahit olduğumuz bu güzel anıları paylaşmak adına Bosna Hersek Turlarımızı yüreklerinize sunduk.

Bosna Hersek Turlarımızda  Başkent Saraybosna sokaklarında yürürken

Gazi Hüsrev Bey Camii’nde soluklanırız

Sebil’de avuçlarımız ile su yudumlar, 

Kurşunlu Medreseden Ezan sesleri yükselir Moriçhan’da  Türk çayı yudumlarız. Boşnak Böreği lezzetini tadarız Sac Börek’te.

Bilge Kral Aliya İzzet Begoviç’e Selam veririz Kovaçi Şehitliğinde, Latin Köprüsünde yaşananlar canlanır gözümüzde.

Bosna Hersek Turlarımızda bir Mostar sabahına uyanır gözlerimiz.

Mostar Köprüsü yıkılır Hırvat topçular tarafından ve biz tanık oluruz tarihin sessiz çığlığına.

Bosna Hersek Turlarımızda Blagaj’a düşer yolumuz Alperenler Tekkesinde,Sarı Saltuk Babanın zikirleri yankılanır kulaklarımızda, Poçitel’de kaleye tırmanır son Osmanlı köyü oluruz misafirlerine kucak açan.

Bosna Hersek Turlarımızda Ahmiç te gönlümüz gözümüz keder olur keder dolar katliamı yaşayan biz oluruz küçücük köyde kaybolan yüzlerce yetimden biri olur çaresizliğin anlamını öğreniriz.

Biz Bosna Hersek’te tarih olur sizleri de bu tarihe Şahit etmek isteriz.

Bosna Hersek Turlarımız ile bu masum ve bir o kadarda hırçın ülkeyi bizimle keşfetmeye hazır mısınız?

Vizesiz turlar kategorimizden 2016 Kesin kalkışlı Bosna Hersek Turlarımıza ve Balkan turlarımıza  tüm yıl boyunca katılabilirsiniz.













19 Kasım 2015 Perşembe



Olimpiyat merkezi Jahoriha Saraybosna’da Jahorina Dağında bulunmaktadır. 1984 yılında Saraybosna ve Jahorinadağı 14.üncü KIŞ OLİMPİYATLARINA ev sahipliği yapmış ve hala Balkanların en büyük kayak ve kış turizm merkezidir.
Dağın en yüksek zirveleri Ogorjelica, 1916 m, Sjendiste 1910m, Kosuta 1907m ve Crni Vrh 1788m rakımlarındadır.
Kış sezonunda Jahorina dağında kar kalınğı ortalama 170 gün boyunca 3 metreye kadar yükselmektedir.
20 kilometre uzunluğunda mükemmel kayak pistine ve saatte 10,000 kişi taşıma kapsaiteli 9 adet teleferik sistemine sahip Jahorina sizleri eşsiz kayak keyfine davet etmektedir.
Jahorina dağı Ekim ayından başlayarak Mayıs ayına kadar yıllık ortalama 170 gün boyunca kar altındadır. On yıllık ortalama kar yüksekliği 106 cm dir.
Bosna-Hersek, tarihi ve doğal güzelliklerinin yanı sıra kış mevsiminde kayak merkezleriyle de dikkati çekiyor. 1984 Kış Olimpiyatları'nın yapıldığı Bjelasnica, İgman ve jahorina kayak merkezleri, kış mevsimiyle birlikte özellikle hafta sonları kayak ve doğa tutkunlarını ağırlıyor.
Savaş sırasında hiç hasar görmeyen jahorina, Saraybosna'ya 28 kilometre uzaklıkta. Sırp Cumhuriyeti sınırlarında kalan, kışın kar kalınlığının 3 metreyi bulduğu Yahorina'da, 25 kilometre uzunluğundaki kayak pistleri kullanılabiliyor.
Dört telesiyej ve dört teleskinin hizmet verdiği merkezde ayrıca kayak krosu, kızak, gece kayağı ve yürüyüş için uygun alanlar ile bir kayak okulu ve kayak servisi de bulunuyor.
Kayak pistlerinin yakınında ise büfeler, güneşlenme noktaları ve dükkanların bulunduğu jahorina 'daki otellerin 1400 yatak kapasitesi mevcut.
Kaliteli ve devamlı kar yağış ile Kasımdan Marta kadar Bosna Hersek'teki dağlar kış sporları için harika bir iklim sunmaktadır. Saraybosna'da yapılan XIV. Kış Olimpiyat Oyunlar o zamana kadar ki yapılmış en başarılı Olimpiyat oyunlarıdır. O günler çoktan gitmiş olmasına rağmen, kaliteli meyiller hâlla oradadır. Saraybosna'nın Bjelasnica, İgman ve Jahorina dağlarına olimpiyat kayak ruhu dönmektedir. Çeşitli alanlarda hizmet veren yeni ve modern konaklama tesisleriyle Saraybosna'daki kayak merkezleri güneydoğu Avrupa'da bulunanların en iyileridir.
Bosna Hersek'te kayak yapmanın hızlı, eğlenceli ve ucuz olması Bosna Hersek'teki kayak merkezlerini yabancı turistler için önemli bir destinasyon haline getirmiştir




Piramit denince aklımıza hemen Mısır piramitleri geliyor değil mi? Doğal olarak öyle. Biz ise size bir diğer piramitler takımını tanıtmak isteriz; Bosna Piramitleri.
Bosna Piramitleri, veya bulunduğu şehrin adıyla Visoko Piramitleri (iki piramidin mevcut olduğu savından hareketle, biri Bosna Güneş Piramidi -‘Bosanska Piramida Sunca’-, diğeri de Bosna Ay Piramidi -‘Bosanska Piramida Mjeseca’- şeklinde de adlandırılmaktadır) Boşnak arkeolog Semir Osmanagiç tarafından halen üzerinde çalışmalar yürütülen, Bosna-Hersek’in başkenti Saraybosnaile Zenica arasında yer alan Visoko kentinin arkasında yükselen hayli düzgün bir piramit şeklindeki tepe ve bu tepeden görülebilen benzer şekilli daha küçük bir yükseltidir.
Semir Osmanagiç, 2005 yılı içinde ‘Güneş Piramidi’ alanında bizzat finanse ettiği kazı çalışmalarına başlamıştır. Tepenin uçlarının kuzey-güney-doğu-batı yönlerine denk geldiğine dikkat çekmekte, ve taş döşenmiş bir giriş holü, altında piramidin yer aldığına inandığı kil katmanları bulduğunu öne sürerek, Visoko Piramitleri’nin Avrupa’nın bilinen ilk piramitleri olduğunu iddia etmektedir. Mevcut bir tepenin şeklinin düzgünleştirilerek piramit şekline sokulmuş, yamaçlarında da basamaklar inşa edilmiş olması da başka bir ihtimaldir. Osmanagiç’e göre, Piramitlerin tarihi, bölgeye M.S. 600 yıllarında gelmeye başlayan Slav kavimlerinden önce Balkanlar´da yerleşik bulunan İlliryalılardan (muhtemelen Arnavutlar ın ataları) da öncesine dayanmaktadır.
Bosna Piramitleri Sarajevo’ya 20 km kadar uzak Visoko şehrinde bulunuyorlar. Eğer bu oluşumların piramitler olarak isimlendirildiğini bilmiyorsanız sizin için sıradan dağ silsilesi olarak görülecektir. Dağ gibi görünen bu oluşumların bir şekilde doğal yollar ile oluşmadığını, bir düzen içinde olduğunu, ve saklı sırlarının devam eden araştırmalar sonunda elbet ortaya çıkacağına inanıyorum. Piramitlerin gizemini açığa çıkarmak için çalışmalar hızla devam ediyor, ne kadar süreceği elbette belli değil, bu uzun bir süreç ama araştırmalar ilerledikçe yeni buluntular da ortaya çıkacaktır.
Piramitler silsilesinde 5 adet piramit var. En büyük piramit SUN – Güneş piramidi ve 220 metre yüksekliği ile dünyanın en yüksek piramidi. Diğer piramitler; MOON – Ay, DRAGON – Ejderha, EARTH – Dünya ve LOVE – Aşk.

Piramitlerin gizemi arkeolojik kazılar ışığında zaman içinde çözülecek elbette ve bu konuda dediğimiz gibi gerek arkeologlar ve gerekse gönüllüler durmadan çalışıyorlar. Piramitlerin tünellerle birbirine bağlı olduğunu iddia ediyorlar ve bu konuda oldukça teknik çalışmaları var. Ravne tüneli kazısı şimdilik 1500 metrelerde ve hızla ilerliyor. Kazı esnasında bulunan arkeolojik buluntular yeni açılan müzede sergilenmeye başlanmış. Ravne tüneline rehbersiz girmek kesinlikle yasak. Yan galerilerde kaybolabilirsiniz zira her ne kadar ışıklandırma varsa da tehlikeler içermekte. Tünel yer yer tabanda su ile kaplı. Tünel içinde hemen her noktada “manyetik alan” ölçümleri yapılmış ve ölçümler panolarda belirtiliyor.

Tünel içindeki galerilerin birinde yekpare bir kütle bulunmuş ve bilimsel incelemesi buluntunun seramik yekpare olduğunu göstermektedir. Alanda 25.000 bovis manyetik alan bulunuyor. Kütle üzerine el ile dokunulduğunda bir süre sonra avuçlarda ısınma veya soğuma başlıyor. Ayrıca üzerinde bazı harfler okunmaktadır.
Tünel içinde 40.000 bazı galerilerde Bovis ölcütünde manyetik alan ölçülmüş ve bu alanlarda 10 dakikadan fazla durulamıyor.
Müzedeki buluntulara baktığımızda C14 karbon yaş tayini ile ulaşılan yaş değeri 29.200 yıl öncesine giden organik fosiller, üzerinde hyeroglif yazılar olan taşlar, belirli bir amaç için şekillendirilmiş keskin kenarlı ve bomerang şekilli taşlar, yine üçgen ve sivri taşlar görüyoruz.
Ravne tünelleri kazıları ilerledikçe Piramitlerin de gizeminin çözümüne yaklaşılacağına inanıyorum. Yolunuzu Bosna’ya düşürün diyorum,Visoko’ya gelin ve piramitler ve Ravne tünelini görün.


Saraybosna Avrupa’nın Kudüs’ü
Misafirlerimizin memnuniyetini her zaman en üstte tutan firmamız, çalışanlarımız ve hizmetlerimizle her dönem çalışmaya devam ediyoruz. Balkanlara yapılan gezilerimizde müşteri memnuniyetlerimiz arttıkça bu bizlerin işine olan bağlılığını da artırmaktadır. Hitit tour olarak vizyonumuzun her zaman hakkını vermeye devam edeceğiz. Çeşitli turlar düzenleyen markamızın
seyahatleri her zaman ilgi odağı olmuştur. 2016 kesin kalkışlı turlarımızın isteğe göre değiştiği 
Saraybosna Turları mız
Tam pansiyon avantajıyla hiçbir ekstra ödemeyeceğiniz huzur dolu tur programlarımızla sizlerleyiz.
Mostar- Travnik-Alperenler tekkesi –Savaş tüneli ziyaretleri 
ziyaretçi ilgisini arttırmaktadır. Ekonomik anlamda da uygun fiyatlarıyla 
ziyaretçilerine sitemizde uygun avantajları sunmaktadır. Turların çeşitliliği ile de her zaman farklılığımızı ortaya koyan bir firma olarak hareket etmişizdir. Her bütçeye her kesime hitap eden; balkan turlarıyla her zaman dikkat çeken yapımız dünyanın küçük olduğunu insanlara anlatmaya çalışmıştır.

Saraybosna da kültür
Çağdaş zamanlara kadar Bosna Hersek genelde Avrupa ülkelerinin artistik akımının (hareketlerinin) dışında kaldı. Yaratıcı şekiller ancak neolitik zamanların uzun ve büyüleyici tarihine dayanır. Bosna Hersek’teki müzeler ve galeriler Rönesans ya da romantik döneme ait tablolarla dolu değildir ve günlük yaşamı temsil eden canlı şekiller bulunur.
Çağdaş sanat 20.yüzyılın son yarısında yer alan kültür devriminde bir anahtar etkisine sahiptir. Yüzyıllardır bu devrime sebep olan kültür, günümüzde mimari, geleneksel kıyafetler, taşlar, oyulmuş sanat eserleri, çömlekler, mücevher ve kutsal yerler yoluyla yaşayan bir müze olarak ziyaret edilir. Bosna Hersek kültürünü bir müzenin duvarlarından sokran şeyler olarak bulamazken fakat karışık cami boyamaları, ahşaptan yapılmış güzel geleneksel mobilyalar, muhteşem dikişli geleneksel kıyafetler olarak görülebilir.
Eskinin ve yeninin karışımı olan bu yaratıcı şekiller Bosna Hersek’i diğer Avrupalı komşularından farklı kılar. Günümüzün kültürel manzarası düzenli bir şekilde gelişiyor. Saraybosna, güneydoğu Avrupa’nın en iyi festivallerine, Saraybosna Film Festivali, Jazz Festivalini, Mess Alternatif Tiyatro Festivaline ve daha sayısız festivallere ev sahipliği yapar. Çağdaş Edebiyat, müzik ve sanat yeniden doğan bir ülkenin yaratıcı mücadelesini içerir.

Bosna Hersek savaşının olduğu yıllarda sırplar tarafından 10.000 lerce boşnak kadın,çocuk demeden katledilip nehre atılmıştır.
Drina köprüsü ağlayan nehirin köprüsü olarakta bilinir.
Turlarımız sırasında bir misafirimizin anıları aktarmak isterim
‘bosna ziyareti sırasındaki duraklarımızdan biriydi drina köprüsü,
arabadan inip nehrin kıyısına doğru yürürken sesli düşünmüşüm, "bu nehir ağlıyor" kelimeleri dökülmüş ağzımdan, rehberimiz "demek ki siz de hissettiniz, gerçekten burası ağlayan nehirdir, bazıları kızıl nehir de derler, çünkü savaş sırasında dönem dönem kızıl aktı bu nehir, öldürülen boşnakları atarlardı buraya" diyerek cevap vermişti.
dikkatli bakarsanız nehrin hüznünü hissedebilirsiniz, hayatımda hiç o renk bir nehir görmediğimi de eklemeliyim. hala aklıma geldikçe içimi bi hüzün kaplar.
Sokullu Mehmet Paşa Köprüsü veya Drina Köprüsü, Mimar Sinan tarafından Sokullu Mehmet Paşa adına 1577'te Drina Irmağı üzerine yapılan 11 gözlü köprüdür.Köprü bugün Bosna-Hersek’in doğusunda yer alan Vişegrad’dadır.
Drina Irmağı’nı kuzey-güney doğrultusunda keser. Eni 7 metreden biraz geniş, uzunluğu 180 metreye yakın olanDrina Köprüsü büyük kesme taş bloklardan yapılmıştır. Özellikle 20. yüzyıl sonunda Bosna-Hersek'te yaşanan iç savaş döneminde köprü ciddi hasar görmüştür.
Köprünün bulunduğu nehir üzerine yapılan baraj sebebi ile bölgedeki su rejiminin değişmesi sonucu temellerinde ve ayaklarında önemli hasarlar ortaya çıkmıştır. Drina Köprüsü’nün restorasyonu Cemal Biyediç Üniversitesi ile işbirliği içerisinde T.C. Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) tarafından gerçekleştirilmektedir.

Köprü dünyada, İvo Andriç'in Nobel edebiyat ödülü alan Drina Köprüsü adlı romanı ile tanınır.


Ayvaz Dede Şenlikleri

2015 te  504. kez kutlanan Ayvaz Dede Şenlikleri, Boşnaklar Orta Bosna’da Kraula, Prusac kasabaları ve Ajvatovica dağında, Haziran ayında düzenleniyor. İnanışa göreAyvaz Dede, Akhisar’dan gelen ve Bogomiller’in yaşadığı bu dağı yurt tutan bir alperen derviş. Değirmencilikle uğraşmış ve kısa zamanda tüm Boşnakların sevgisini kazanmış.
Rivayete göre uzun süren kuraklık döneminde Boşnaklar, çaresizlik içinde Ayvaz Dede’ye başvururlar. Ajvatovica’daki büyük kaya, suyun önünde büyük bir engeldir ve Boşnaklar, Ayvaz Dede’den bu suyu isterler. Ayvaz Dede inzivaya çekilir ve 40 gün, 40 gece dua ve ibadetle Allah’a yakarır. 40. gün o heybetli kaya ortadan ikiye yarılır ve Boşnaklar suya kavuşur. Bu rivayete göre Boşnaklar, bu tecelli sonunda Müslüman olmuşlardır. Ve bir Müslüman, yine suyla yıkanarak Rabbine kavuşur
TRAVNİK
Türkçe anlamı otluk olan Travnik tam anlamı ile Osmanlı kültürünü muhafaza etmiş görünümdedir.
Osmanlı imparatorluğuna tam 19 vezir kazandırmış Travnik şehrin her köşesinde Osmanlıya ait eserler bulunmaktadır. Şehir 20 yıl öncesindeBalkanlarda yaşanan savaş sırasında bir kısmı zarar görmüştür Ancak, günümüzde bile Osmanlı dönemine ait cami, çeşme, medrese gibi toplumsal yapıların birçoğu hizmet vermektedir.
Zamanında vezirlik yapmış şahsiyetlere ait 19 adet türbe gelen konuklarını hala ağırlıyor.
Travnik Osmanlı egemenliğinden ayrılalı 200 yıl olmasına rağmen adeta o zamanda donmuş kalmış gibi görünüyor. Avrupa’nın ortasında bir Bursa, Amasya ya da Kastamonu gibi Türk tarihi kokuyor.
Şehirdeki birçok tarihi eserden en ünlüsü Süleymaniye Camisi olarak gösteriliyor. Travnik kalesine doğru yol alırken Anadolu sokaklarını andıran bir atmosfer hissediliyor Yol boyunca birçok mahalle mescidi gelen ziyaretçilerin dikkatini çekiyor. Yol bitiminde iki gözlü bir köprüden geçilerek Travnik kalesine ulaşılıyor. Kalenin içinde birde cami bulunuyor, 15. Yüzyılda sultan 2. Beyazıt tarafından yaptırılan caminin artık sadece minaresi ve duvarları kalmış. Ayrıca Bosna Hersek genelindeki en eski cami olarak bilinen “yeni cami“ 1549 tarihinde Hasan Ağa tarafından yaptırılmış.

Travnik’te bulunan Osmanlı eserleri saymakla bitmez. Elçi İbrahim Paşa Medresesi ve Türbesi, Lukaçka Cami, Konator Cami, Abdülvehap İlhamiye Türbesi, Nakşibendî Tekkesi sadece en göze görünür olanlar. Travnik’e hakkında daha geniş bilgi sahibi olmak için gidip görmek gerekiyor.

Srebrenitsa Katliamı ya da Srebrenitsa Soykırımı
 1991-1995 Yugoslavya İç Savaşı'nda Sırp Cumhuriyeti Ordusu'nun Srebrenitsa 'ya karşı giriştiği Krivaya '95 Harekâtı esnasında Temmuz 1995'te yaşanan ve en az 8.372 Boşnak'ın Bosna-Hersek'in Srebrenitsa kentinde general Ratko Mladiç komutasindaki ağır silahlarla donatılmış Bosna Sırp ordusu tarafından öldürülmesine verilen addır. Katliamda bir kısım kadın ve küçük yaşta çocuğun da öldürüldüğü, belgelerle kanıtlanmıştır . Bosna Sırp ordusunun dışında katliama "Akrepler" olarak tanınan Sırbistan özel güvenlik güçleri de katılmıştır. Birleşmiş Milletler Srebrenitsa'yı güvenli bölge ilan etmiş olmasına karşın 400 silahlı Hollanda barış gücü askerinin varlığı katliamı önlememiştir.
Srebrenitsa katliami II. Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'da gerçekleşmiş en büyük toplu insan kıyımı olması ve Avrupa'daki hukuksal olarak ilk kez belgelenmiş soykırım olması açısından da önem taşır .

Yugoslavya'nın çöküşü üzerine 1992 yılında Sırpların Bosna'da başlattıkları soykırımın ardından bölgeye zoraki olarak müdahale eden Birleşmiş Milletler'in güvenli bölge ilan edilen 6 bölge arasında Srebrenitsa da bulunmaktaydı.
Savaştan önce nüfüsu 24 bin civarı olan kentin nüfusu diğer bölgelerden gelen mülteci göçleriyle 60 bin civarına gelmişti. Artık Srebrenitsa 'açlık' ve 'hastalıklar' ile mücadele eden bir 'toplama kampı'na dönüşmüştü.Müslümanların elindeki silahlar BM Barış Gücü tarafından koruma gerekçesiyle toplanmıştı. 
Ratko Mladiç komutasındaki Sırplar Srebrenitsa 'ya olan saldırılarını sıklaştırdıklarında müslümanların toplanan silahlarını geri almak için yaptıkları başvuru , sorumlu Hollanda komutanı Thom Karremans tarafından reddedildi. BM yalnızca iki F16'yı kent üzerinde bir uçuş yaptırmakla yetindi.
Hollandalı askerler bir gece yarısı Bosna'daki BM Barış Gücü komutanı Hollandalı generalden aldıkları emir doğrultusunda kenti boşalttılar. Savaş sırasında şehrin güvenliğinden sorumlu olan Hollandalı Komutan Thom Karremans kendisine sığınan 25 bin mülteciyi ve şehri Sırplara teslim etti. 
Daha sonra orataya çıkan bir video kasedinde Sırp generalin kenti boşaltan Hollandalı komutana bir hediye verirken görüntüleri çekilecekti.Bir hafta süren katliam II. Dünya Savaşı'ından sonra insanlığa yapılan en büyük suç olarak arşivlerde yer aldı. 
Lahey Adalet Divanı bir hafta süren katliamın bir 'soykırım' olarak kabul etti; ancak Sırbistan'ın sorumlu tutulmayacağına karar verdi.
Srebrenitsa Katliamı ve Müslümanların Toplu Şekilde Kıyımı
1992 Bosna Savaşı'ndan sonra Sırbistan, Bosna-Hersek'in stratejik alanı haline geldi. Özellikle ülkenin doğu tarafı Avrupa Birliği tarafından Yasak Bölge ilan edildi. Bu bölge içinde Sırbistan'ın o zamanki başkenti Srebrenitsa da vardı. Bu da Bosna Hersek Silahlı Kuvvetleri için bir fırsat olarak değerlendirildi. Ayrıca Bosna Hersek'in bütün maddi varlığı olan en büyük maden ocakları da ülkenin tek geçim kaynağıydı. Bu da Sırplar için bir araç olarak değerlendirildi. Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu ve Sırp zulmüne karşı yetersiz imkânlarla karşı koymaya çalışan Srebrenitsa 'nın Tanjarz Kırsalı'nda tam 10000 kişiyi esir alan askeri grup Mladiç'in emriyle esirleri öldürmeye başladı. Sırp vahşeti Avrupa'dan yüz bularak doruğa çıktı ve tam 5 gün süren katliamda 8300 kişi öldürüldü. Kalan 2700 kişi serbest bırakıldı. Öldürülen bu 8300 kişinin cesetleri parçalanıp iskeletleri çıkarttırıldı ve bu cesetler krematoryumda yakıldıktan sonra Lahey Mezarlığı'na gömüldüler. Katliamdan yaklaşık 13 yıl sonra Bosnalı Sırp komutan Ratko Mladiç kaçak olarak yaşadığı Sırbistan'ın Sermiyan köyünde Radovan Karadzic ile beraber yakalanarak tutuklanmış ve Lahey Uluslararası Ağır Ceza Mahkemesi'nde 1 hafta yargılandıktan sonra haklarında tutuklama kararı çıkmıştır, ayrıca Mladiç'in cezası müebbet hapis olarak belirlenmiştir. Lahey'deki uluslararası savaş suçları mahkemesince 16 yıldır aranan Mladiç'in yakalanmasına yönelik Sırp istihbaratının çalışmalarının ardından özel polis birlikleri, Zrenyanin kenti yakınlarında Lazarevo köyüne operasyon düzenledi. Operasyonda "Milorad Komadiç" sahte kimliğini kullanan Ratko Mladiç yakalandı.BM Güvenlik Konseyi kararıyla kurulan Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi'nce yapılan açıklamada, Mladiç'in, Sırbistan'ın iç hukuku gereğince yerine getirilmesi gereken hukuki süreç tamamlandıktan sonra Lahey'e sevkedileceği, bu transferin sabırsızlıkla beklendiği belirtildi.